Avustralyalı şarkıcı, söz yazarı ve besteci Nick Cave, iki oğlunun trajik kaybının ardından sanata ve yaşama bakışının tamamen değiştiğini açıkladı. BBC Radio 4’un popüler programı Desert Island Discs‘te Lauren Laverne‘in konuğu olan Cave, bu acı kayıpların kariyerini ve ailesine olan tutumunu nasıl etkilediğini samimi bir şekilde paylaştı.
“Artık Asıl Sorumluluğum Ailem”
67 yaşındaki ünlü sanatçı, oğlu Arthur‘un 2015 yılında Brighton’da bir uçurumdan düşerek hayatını kaybetmesi ve diğer oğlu Jethro Lazenby‘nin 2022’de Melbourne’de ölmesiyle derinden sarsıldı. Nick Cave and the Bad Seeds‘in solisti olan sanatçı, bu trajedilerin işine olan tutumunu kökten değiştirdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ben her zaman sanatın her şeyin üzerinde olduğuna inanırdım. Ancak Arthur ve Jethro’nun ölümü bu bakış açımı tamamen değiştirdi. Artık asıl sorumluluğum eşim ve ailem.”
Cave, Arthur’un ölümü sonrasında ofisini kapattığını ve bir daha geri dönmediğini söylerken, sanatın ona o dönemde “itici” görünmeye başladığını da ekledi:
“Bir şekilde fazla hoşgörülü ve uzak bir kavram gibi hissettirdi. Ancak bu süreç bana ailemin gerçekte ne kadar değerli olduğunu gösterdi.”
Yeni Bir Hayat Anlayışı: Aile ve Bağlılık
Cave, 2024 yılında yayımladığı ve eleştirmenlerden tam not alan Wild God albümüyle müzik kariyerine devam etse de, artık hayattaki en büyük tatmini ailesinden aldığını ifade etti.
Torunu olmasının hayatında büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu belirten Cave, aile bağlarının onun için giderek daha fazla önem kazandığını vurguladı:
“Ailemin ne kadar harika olduğunu abartıyormuşum gibi gelebilir ama gerçekten böyle. Yedi aylık bir torunum var ve bu, hayatıma şaşırtıcı bir anlam kattı.”
Nick Cave’in hayatta kalan iki oğlu Luke ve Earl de bu dönemde sanatçının en büyük destekçileri olmuş durumda. Arthur’un ikizi Earl ile daha da yakınlaşan Cave, bu trajedilerin aile bireyleri arasındaki bağları daha da güçlendirdiğini dile getirdi.
“Keder Bağlanma Hissi Yarattı”
Nick Cave, daha önce The Guardian‘a verdiği bir röportajda, oğlu Arthur’un ölümü sonrası kamuoyu önünde yas tutmanın zorluklarını anlatmış ve bu durumun kendisini başkalarına daha yakın hissettirdiğini belirtmişti.
“Beni acılı hale getirmek yerine, aksine tam tersini yaptı. Beni insanlarla daha fazla bağlı hale getirdi. Kaybın yarattığı derinleşme duygusu, yaşamımın anlamını artırdı.”
Kayıp ve kederin, insanın temel dokusunun bir parçası haline geldiğini savunan Cave, bu duyguların yaşamı trajik hale getirmek yerine anlam dolu bir yolculuğa dönüştürebileceğini sözlerine ekledi.
Sonuç: Sanat, Keder ve Yaşam
Nick Cave, oğullarının kaybından sonra sanatın onun için eski anlamını yitirdiğini belirtse de, bu süreç aileye ve insan bağlarına olan bağlılığının derinleşmesine yol açtı. Cave’in bu samimi açıklamaları, kaybın insan yaşamındaki anlamı ve etkisi üzerine düşünmeye davet ediyor.
